top of page

Çatışmanın Evreleri ve Müdahale Biçimleri: Ne Zaman ve Nasıl Bir Müdahale?





Çatışmalar da tıpkı canlılar gibi doğar, büyür, gelişir ve belli bir olgunluğa ulaşır. Ancak çatışmanın doğasının ilginç ve önemli bir özelliği vardır: Canlılardan farklı olarak çatışmalar, zamanla tükenmez ya da sona ermez. Bunun yerine dönüşürler. Peki, bir çatışma neye dönüşür? İşte bu sorunun cevabını bulabilmek için, öncelikle çatışmanın gelişim evrelerini, bu evrelerde kendini nasıl gösterdiğini ve hangi müdahale biçiminin ne zaman daha etkili olabileceğini bilmek gerekir. İşte tam bu noktada bu yazımızda, çatışmanın doğuşundan dönüşümüne kadar olan yolculuğunu ele almak istedik.


 

Evreleriyle Çatışma

Çatışmanın yaşandığı evreler, zamana ve yoğunluğa bağlı olarak şekillenebilir. Bu süreçte, zaman ilerledikçe çatışmanın yoğunluğunda değişiklikler gözlemlenebilir. İlk başta, her çatışma genellikle örtük, yani görünmez bir şekilde başlar. Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, örtük çatışmalar aslında çatışmanın “potansiyel evresiyle” örtüşür.


Potansiyel evreyle başlayan bu süreçte zamanla  yoğunluk artar ve taraflar çatışmayı daha net algılamaya ve dile getirmeye başlarlar. Başka bir ifadeyle, yüzleşme evresi kendini gösterir. Birçok çatışmada, bu yoğunluk daha da artabilir ve taraflar artık ilişkilerini sürdüremeyecek bir duruma bile gelebilirler. Bu, çatışmanın kriz ya da çıkmaza girme evresidir. Ancak, çatışmalar bu yoğunlukta sonsuza dek devam etmez. Zamanla yoğunluk azalır ve bir sonuç ortaya çıkar. Bu sonucun getirdiği yeni ortam ve ilişkiler, çatışma sonrası evre olarak tanımlanabilir.


Bu süreç bir çatışma için varsayılan bir döngüdür ancak çatışmanın gelişimi her zaman bu sırayı takip etmeyebilir. Bazen yüzleşme evresindeyken uygun müdahaleler ile çatışmalar krize ulaşmadan çözülebileceği gibi, sonuç evresinde tüm tarafların tatmin olmadığı aceleci bir çözüm önermek de süreci tekrar kriz evresine taşıyabilir.

Şimdi, bu evreleri daha ayrıntılı olarak ele alalım:




  • Potansiyel Evre: Bu evrede, çatışmanın yüzeye çıkmasına yol açabilecek unsurlar mevcut olmasına rağmen henüz açık bir çatışma yaşanmamıştır. Potansiyel evrede belirtiler arasında; iletişim eksiklikleri, yanlış anlaşılmalar, güç dengesizlikleri ve yüzeye çıkmamış rahatsızlıklar olarak kendini gösterebilir. Taraflar arasında huzursuzluk veya gerilim hissedilebilir.

  • Yüzleşme: Bu evrede görüş ayrılıkları ve anlaşmazlıklar daha belirgin hale gelir. Taraflar, birbirlerine karşı daha savunmacı veya saldırgan bir tutum alabilirler. İletişimde artan gerginlik ve tartışmalar, bu evrenin tipik belirtilerindendir. Taraflar, sorunların farkına varır ve bunları dile getirmeye başlarlar.

  • Kriz: Bu evre, çatışmanın en yoğun ve genellikle en gergin aşamasıdır. Gerilim doruk noktasına ulaşır ve taraflar arasında ciddi anlaşmazlıklar, sert tartışma ortaya çıkabilir. Bu evrede, tarafların pozisyonları katılaşır. Kriz anında, kontrol kaybı ve aşırı duygusal tepkiler görülebilir.

  • Sonuç Evresi: Bu aşamada çatışmanın çözümüne yönelik adımlar atılır. Taraflar, sorunu çözme konusundaki motivasyonlarında artış gözlemlenebilir. Çatışmanın etkileri azalır ve gerilim yerini daha yapıcı bir diyaloğa bırakabilir. Çözüm yolları aranır ve sonuçların nasıl uygulanacağı üzerinde çalışılır.

  • Çatışma Sonrası Evre: Çatışmanın ardından, taraflar arasındaki ilişkiler yeniden yapılandırılır. Bu aşamada, taraflar yaşananlardan ders çıkarır ve gelecekte benzer çatışmaları önlemek için stratejiler geliştirirler. Çatışmanın uzun vadeli etkileri değerlendirilir ve taraflar arasında güvenin yeniden tesis edilmesine çalışılır. Pozitif bir çözüm sağlanmışsa, taraflar arasındaki bağlar güçlenebilir; aksi halde, çatışm farklı bir şekilde kendisini yeniden gösterebilir..


Peki bu evreleri bilmek neden önemlidir? Çünkü çatışmalara doğru müdahale yöntemlerini kullanabilmek için, çatışmanın hangi zamanda ve ne yoğunlukta yaşandığını bilmek gerekir. Tam olarak bu noktada çatışmalara müdahale birimlerinin neler olduğunu hatırlamakta yarar var: 


 

Çatışmaya Müdahale Biçimleri

Çatışma çözümü alanında çalışan birçok kişi, çatışma müdahale biçimlerini tanımlarken farklı anlamlar yüklemiştir. Bir başka ifadeyle, küçük bir araştırma yaptığınızda, birazdan tanımlayacağımız bu müdahale biçimlerinin farklı tanımlarıyla karşılaşmanız mümkündür.    Bu yazıda amacımız daha çok çatışmanın hangi evrede olduğunu anlamak ve bu evreye uygun müdahale biçimini seçmek olduğundan, konuya bu amacımıza paralel  perspektifle yaklaşmak niyetindeyiz. Aşağıdaki beş müdahale biçimini de bu doğrultuda ele alacağız. Anlatımımızı somutlaştırabilmek için   Sandole’nin yangın benzetmesinden yararlandık:.


1-Çatışmayı Önleme: Bu müdahale biçimi evde yangın çıkmaması için önceden tedbir almaya benzer. Yangın başlamadan önce gerekli önlemleri alarak, potansiyel riskleri ortadan kaldırmak ve evi güvende tutmak önemlidir. Çatışmalar da kendini açıkça göstermeden önce potansiyel bir durumda olabilir. Dolayısıyla çatışmaya önleyici müdahalelerde bulunmak büyük önem taşır. Bu durumu bir örnekle açıklamak faydalı olacaktır: Farklı kültürlerden bir araya gelmiş çalışanların bulunduğu bir kuruluşun bir departmanında yönetici olduğunuzu düşünün. Bu çalışanlar arasında, farklı kültürlere sahip olmalarından kaynaklanan ön yargılar nedeniyle bir gerginlik ve iletişimsizlik, dolayısıyla örtük bir çatışma olduğunu fark ettiniz. Başka bir ifadeyle, potansiyel evrede bir çatışma olduğunu hissediyorsunuz. "Dur bakalım, bir çatışma yaşansın da görelim" demek yerine, bu noktada çatışma önleyici bir müdahalede bulunabilirsiniz. Nasıl mı? Mesela, çalışanların birbirlerini daha iyi tanıyabilecekleri, kaliteli bir temas kuracakları bir ortam yaratarak; farklılıklarla birlikte yaşama konusunda uygulamalı bir atölye düzenlemek, etkili bir önleyici müdahale örneği olabilir.


2-Çatışma Yönetimi: Bu müdahale mevcut ateşi kontrol altına almak ve yayılmasını önlemeye benzetilebilir. Ateşin yayılmasına izin vermeden durumu stabilize etmek ve daha fazla zararın önüne geçmek gerekecektir. Bazen çatışmalara anlık bir çözüm bulmak zor olabilir. ilişkileri tehlikeye atmayacak seviyedeki çatışmalarda kalıcı bir çözüm bulunana kadar çatışmalı durumların farkında olup onları kontrol altında tutmak önemlidir.


3-Çatışmanın Tasfiyesi: Eğer yangın büyümüşse, bazen onu söndürmek için daha güçlü ve kararlı adımlar atmak zorunda kalırız. Bu, gerekirse güç kullanarak ateşi tamamen söndürmek anlamına gelir. İşte bu noktada, çatışmanın konuşulabilir olmaktan çıktığı ve kriz evresinde olduğu durumlarda, öncelikle bu kriz durumunu sönümlendirip, tekrar diyalog kurmaya elverişli hale getirmek gereklidir. Çatışma tasfiyesi bu anlamda değerlendirlebilir. 


4-Çatışma Çözümü: Bu müdahale yangının arkasındaki nedenleri ve bu duruma nasıl gelindiğini anlamak için derinlemesine bir analiz yapmaya benzetilebilir. Yangının tekrar çıkmasını önlemek için kök nedenleri bulup ortadan kaldırmak esastır. Elbette yangının kök nedenlerini yangın sırasında düşünmek doğru değildir. Çatışmanın sonuç evresinde ya da bazen yüzleşme evresinde, çatışmanın neden-sonuç ilişkilerini uygun analiz yöntemleriyle çözümlemek gerekir.


5-Çatışmayı Dönüştürme: Bu müdahale yangından sonra, evde kalanlar ve komşular arasındaki ilişkileri incelemek ve bu ilişkileri daha sağlıklı, sürdürülebilir hale getirmeye benzer. Sadece yangını söndürmek yeterli değildir; komşuluk ilişkilerini güçlendirmek de esastır. Çatışmalar için de aynı şey geçerlidir. Önemli olan sadece çatışmayı çözmek değil, aynı zamanda çatışma yaşayan tarafların ilişkilerinin güçlenmesini sağlayarak, sürdürülebilir bir çözümün bulunmasını sağlamaktır.


 

Sonuç olarak .atışmanın hangi evrede olduğunu anlamak, etkili bir müdahale stratejisi geliştirebilmenin temelidir. Her evre, kendine özgü dinamikler taşır ve bu dinamikler, çatışmanın çözümünde uygulanacak yöntemlerin belirlenmesinde kritik bir rol oynar. Dolayısıyla, çatışmanın hangi evrede olduğunu belirlemek ve ona uygun müdahale biçimini geliştirmek, sadece mevcut çatışmayı çözmekle kalmaz, aynı zamanda gelecekteki olası çatışmaların da önüne geçer. Bu bakış açısıyla, çatışmaların kaçınılmaz olduğunu kabul etmekle birlikte, bu çatışmaları dönüştüreceğimizi bilmek, kalıcı çözümün anahtarıdır.


 

Gönderimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! Conflictus olarak, geri bildirimlerinizi ve görüşlerinizi merakla bekliyoruz.


Tunç Karaçay

Conflictus Uyuşmazlık Çözümü Eğitim ve Danışmanlık

🔗 Çalışmalarımız hakkında daha fazla bilgi edinin: https://www.conflictus.co

📢 Bizi takip edin: Twitter, LinkedIn, Instagram

📧 Bize ulaşın: info@conflictus.co

 

Bercovitch, J. ve diğer.(2009). Introduction: The nature of conflict and conflict resolution. Jacob Bercovitch, Victor Kremneyuk ve I. William Zartman (Ed.), The Sage handbook of conflict resolution, CA: Sage Publishers, ss.1-14.

Köksoy, F. (2018). Çatışma Yönetimi mi Yoksa Çatışma Çözümü mü?: Barış Müzakere Sürecine Teorik Olarak Yaklaşmak. Güvenlik Bilimleri Dergisi, 7(2), 203-236.

Sandole, D. J. D. (1998). A Comprehensive Mapping of Conflict and Conflict Resolution: A Three Pillar Approach. Peace and Conflict Studies, 5(2), 1-30.


Comentários


bottom of page